Dalıyorsa uzaklara insan,
Usulca koparırmış hayatla bağını
İstemeden kalbini kırsa,
Seven de kuruturmuş dalını.
Saf bir samimiyetse bu bağın kökü,
Düşünmeden, titremeden yerinden sökün.
Şayet bitiremezsen seni darlayanı
Yakındır elbet, sana da gam dayanır
Koşuşturuyorsun istemsiz, ordan oraya
Çarpıyorsun, içindeki en sert kayaya
Ve savruluyorsun, dalgadan dalgaya
Bir gemi misali, oturuyorsun bilmediğin bir karaya,
Biraz yorgun mürettebatı bu geminin,
O fırtına ki, koparıyor derinliğindeki demiri
Sadece boğuluyor yorgun insanlar
Bir görseler, kimlerin içinde lisan var,
Anlamak, kimse anlatamaz içini,
Kiminin “yaş”ı, kiminin “içi” bir
Vaziyeti esaretle dolmuş bir kişinin
Tutsaklığı ortada, susturamıyor başını
Bir sancı ki o, tüm ilaçlar kifayetsiz
Aklı kayıp gidiyor ve içi dışından sessiz
Bulunamayan yollar, saklanıyor hepsi
Bırak artık kendini, tren rayını seçsin…
Bir meltem ol bazen, sakin ve nazik
Bazen bir dalga, hırçın ama uslu,
Seni sen bile duymuyorken, bağırmak daha değil,
Gittiğin yol karanlık, dönüşünse puslu
Nitekim zor bir ahval bu
Kimse fark etmez kimsenin yalnızlığını
Velhasıl bizi de çekiyor kum
Seriyor üstümüze, kendi yanmışlığını