Sabah uyanınca başlar insanın gayreti. Gözlerini açınca kaç saatlik ölü uykusundan dinlenmiş bedeni bir çabanın terini dökmek ister. Her yorulmayınca yorulan, koşmayınca teri içinde kuruyup hastalanan yılkı atları gibi enerjisini bir hayır için harekete geçirmek ister ruhu. Öyle ki bu ruhu taşıyan bedenin sağlam kalelerle muhafazası lâzım ki ruhu da muhafaza olsun. Bir evin içinde uçsuzca koşan ruhlar vardır. Bu ruhlar biraz dinlenmek isteyince bir sağlam kalenin dibinde soluklanmak ister. Kendi rahat hanesinde güç toplamak ister ki yeniden dirilsin, dirilsin de yeni işlere koyulabilsin.
Ev; ne eşsiz bir kelime. İçinde sevdiklerimizle yaşadığımız yer. Her çatı bir ev midir? Değildir. Her kapı bir evi mi örter? Yok, öyle değil kim bilir bir mahzeni örter belki de yada otel niyetine kullanılan bir seyirlik yabancı yeri. Ev, insanın gönlüdür. Gönül insanın sarayıdır. Sevilince, sevdiklerimizin sarayında yaşarız onlarla bir olur evimiz, sarayımız. Maddi evlere gelince onlarda ruhlarımızın koruyucusu bedenlerimizi muhafaza etmek içindir. Soğuktan, kardan kıştan, açlıktan. Tütünce çorbanın üstünde buhar, evi sarınca bir tarhana, sıcacık olur insanın elleri, yüreği. Çok lüks olmasına lüzum yok. Bir kurulu samimi, hafif yamalı, temiz bir düzen işte. Bir depremde hemen yıkılmasın öyle. Kumdan da olmasın duvarları, dökülür. Çatısı da damlatmasın hep tavandan yeter. Çok lüks değil öyle, çok yüksek de değil. Sonra tevazu, nerden damıtır yüreklerimize ılık çeşmesini. Aman çok pahalı da olmasın, hayat kısa yaşayacağımız ne kadar ki. Kalan paramızla büyük kütüphaneler yaptırabilelim bilginin zenginliğinde. Bilginin zengini olalım biz, bilginin çok zengini olalım. Doğanın, bahçenin kokusu girsin pencereden. Ağacın, toprağın zengini olalım biz. Çünkü toprak bedenimiz toprağa çekilir. Topraksız betonlar özümüzü üşütür.
Öyle evler yapın ki bize, işte diyelim çağ gelişti hakikaten. Bak tüm kolaylığıyla yaşıyoruz zamanı ve kalitesiyle. Evi satan adamlar, İslam mürekkebiyle yazsınlar kâğıtlarını. Güven olsun ülkem, selâmet olsun. Yıkılmayacağını bileyim evimin. Kaçar defa cenin pozisyonları alıştırmaları yapmayayım korkudan. Biraz sonra ölecekmişiz gibi değil ruhumuzun ve bedenimizin hep ihya olacağı kıymetli bir sığınağa dönüşsün evimiz.
Bize öyle evler yapın ki, biz rahat olsak bile, bir diğerinin evi yıkılıp da yüreklerimizi harap etmesin. Ülkemizi, Türkiye’nin evini, vatanımızı harabe etmesin, tüm ihmâlleri bertaraf etsin.
Öyle evler yapın ki bize, hep duacı olalım, yapana edene.
Öyle evler yapın ki bize, incitmesin duyduğumuz haberler ve ürkütmesin kulaklarımızın duyduğu hazin ve buruk hikayeler.
Öyle evler yapın ki bize, sağlam olan yüreklerin, sağlam olan ruh ve şahsiyetlerin, kale gibi nişaneleri olsun bu evler.
Beyza Nur Duman
23.02.2023