Dün dolabımı temizledim. Yazlık-kışlık elbiseleri ayırmaya, okumadığım kitapları kolilere ayırmaya niyetliydim. Her temizlikte yaptığım gibi hedeflerimi revize edip, gücümün yetmediği hayallerimi eleyip, boşalan yerlere yenilerini kurdum. Sonra en az beş defter buldum dipte. Farklı zamanlara tarihlenmiş, 15-20 sayfası yazılmış beş defter. Günlük diye başlamışım hepsine; tarihler, olaylar, yorumlarım, çözümlerim vardı.
Sonra durmuşum, yazmamışım.
Yalan söylemek istememiş canım, hiç yazmam daha iyi demişim herhalde. Yoksa neden durmuşum ki beş defter yirmi sayfa boyunca?
Yirmilerimin ortasına kadar günlük tuttum ben. Başta açıkça yazardım her şeyi. Ya da öyle sanıyordum. Sonra fark ettim ki annem geceleri günlüğümü okuyor, ben de başladım şifreli yazmaya. Şenliğe bak? Sonradan okuduğumda neden bahsettiğimi anlayamıyordum, düşün artık halimi…
Bu, epeyce böyle devam etti. Baktım annem okumaktan yorulmuyor ama ben yorulmuştum; bıraktım günlük isini. Saçmaydı zaten, şifre filan derken kendime yalana alışmıştım.
Neyse… Yazmasam da hep bir muhasebem vardı kendimle, devam ettim. Başardığım, başaramadığım, ümitlerim, sizler yüzünden geciktiğim, hep düzene ihtiyaç duyan hayatımı muhasebeye kafamda devam ettim. Şifre yoktu, açıktan bıçaklıyordum kendimi. Hem öyle ki bir de içerideyken sağa sola çeviriyordum onu. Bu öyle bir hale geldi ki artık yaşamaya gücüm kalmıyordu; gâvur parasıyla beş para etmiyordum.
Bu da epey sürdü böyle…
Bir gün o kadar çok kızdım, hakaret ettim ki kendime… Yine yoruldum. En günahkâr ben -ki kendime işlenen günahlardı hep- fark ettim ki ben masumdum. Aslında hakkımı yiyordum, ne günahım vardı?
O saat itibarıyla yüzeyde sulh imzalandı. Hep beklenen sulh. Masumdum. Bütün kabahatler benim olamazdı, herkes kendine baksındı.
Zincirimden boşanmıştım. O “masumiyet” hükmünden sonra günahlarım başladı. Ne yaptın deme, aslında değişen pek bir şey yok. Ama işte dünyamda bir şeylerin yeri değişti, bayağılaştı sanki. Pek de büyük olmayan günahlarımın koruması kalktı üzerimden. Tutunacak ipi aramaktan vazgeçince başıboş kaldım.
– Bunun gördüğün rüyayla ne ilgisi var?
– Nasıl yani?
– E dedin ya “Rüyamda gemi gördüm” diye. Açık denizdeymiş, kocamanmış ya. Sen tuttun günlükleri anlattın.
– Gemiyi anlattım. Kederimi, ümidimi, yozlaşmamı, imanımı, günahımı, kardeşimi, annemi ve daha bir suru şeyi. Çift değiller Hz. Nuh’un gemisindekiler gibi tabii. Ama bir daha tartsan kafanda dediklerimi, zıtları beraber hepsinin. Benim gemide rengârenk kanatlı çift kelebekler, zürafalar, aslanlar yok. Ama işim Hazret’ten daha zor doğrusu.
– Sebep?
Bir an soluk alamadı. Uzak bir ihtimalin hevesiyle tuttu nefesini.
– O’nun işi emri sorgusuz uygulamaktı, yaptı.
– Senin zorun ne?
– Benim zorum emri sorgulamakta. Ne deniyorsa yapsam bu kadar karışmaz ortalık.
– Anlamadım!
Bitkin ve şikâyetçi ve kırgın ve hevesine hala sahip ve vazgeçmemişken varlığından, diğer bacağını altına aldı, uyuşmuş bacağı.
– Gemi diyorum, rüyamdaki gemide bunlar var. O benim; açık denizde dümensiz yüzen gemi. O benim işte. Bilmiyorum, fırtınadan kurtulmasına gerek var mı bütün bu çiftlerimin…
Şaşkındı, arkadaşının derdine yenilmişti artık. Anlamıyordu, hissetmiyordu meseleyi:
– Ne diyeyim, hayırdır inşallah.
– İnşallah.
- Sil Baştan Doğarım - Eylül 28, 2024
- Yazı, Editörlük ve Medya Kursu TEDEV’de Başlıyor - Eylül 28, 2024
- Geçmişin İzlerinde Yürüyenler - Eylül 16, 2024
- Şıpsevdi - Eylül 13, 2024
- Sermestçe - Eylül 1, 2024
- Tunca’dan Tuna’ya - Ağustos 27, 2024
- Ağaçların Gölgesinde - Temmuz 25, 2024
- Bilesin - Temmuz 22, 2024
- Kavgam - Temmuz 20, 2024
- Üsküp - Temmuz 20, 2024
- Dini Yaşarken Tebliğ ve Tenkid - Temmuz 10, 2024
- Bilmiyorum - Temmuz 10, 2024
- Yûsuf’un Rüyasını Yeniden Görmek - Temmuz 6, 2024
- Fahrettin Gün’le Eğitim ve Gençlik Üzerine - Haziran 26, 2024
- Desinler - Haziran 12, 2024
- Bir Gönül İnsanı Bekir Tuncer Salihoğlu - Haziran 10, 2024
- Paris’in Arka Yüzü - Haziran 10, 2024
- ESKADER Genel Kurulu Yapıldı - Mayıs 30, 2024
- ESKADER Genel Kurulu İlanı - Mayıs 27, 2024
- YAZI, EDİTÖRLÜK VE MEDYA KURSU’NUN MEZUNİYET TÖRENİ - Mayıs 24, 2024
- Zeliha Ergün ile Mülakat - Mayıs 24, 2024
- Anlatsanıza Bakayım Nasıl Bir Gemiymiş Bu? - Mart 23, 2024
- Ramazan-ı Şerif Geliyor Hazır mısınız? - Mart 10, 2024
- Yalnızlık - Mart 6, 2024
- Gerçek Bir Münevver Alev Alatlı - Şubat 12, 2024
- Genç Bir Yıldız Adayı Mete Gök - Şubat 6, 2024
- Düştüm Gerçeğine - Şubat 6, 2024
- Dedem Koca Hüseyin - Şubat 6, 2024
- Sevgili Eşim’e - Şubat 1, 2024
- Ferit Ragıp Tuncor’un Edebî Hizmetleri - Ocak 26, 2024
- Bir Mektup Olup - Ocak 26, 2024
- Gazzeli Çocuklar - Ocak 5, 2024
- En Baştan Yazacağım - Ocak 5, 2024
- Ben Kuvözdeki Bebek - Aralık 17, 2023
- Gönül’e - Aralık 17, 2023
- Dost Gözünde Buğudur - Aralık 17, 2023
- Kim Bu Gelen - Kasım 30, 2023
- Geç Değil - Kasım 30, 2023