Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki vedalarımız bile eksik, yarım kalıyor… Biz ki sevinçlerimizi de üzüntülerimizi de yan yana, omuz omuza beraber yaşardık. Daha başkasını bilmiyorduk ki ama öğrendik, öğrenmek zorunda kaldık. Bir virüs girdi hayatımıza ve bütün benliğimizi değiştirdi. Mutluluklarımız yarım, dertlerimiz omuzsuz kaldı. Gerçi yaşanan ölümlerin yanında bu ne ki…
İnsanoğlu ama kendine kalanı düşünür. Bize kalanlardan biri de paylaşamadığımız acılarımız oldu. Gözyaşını görüp de doyasıya sarılamadığımız sevdiklerimiz, yanında olmak isteyip de kat edemediğimiz mesafelerimiz…
Mesafeler aramıza girdikçe giriyordu. Çığ gibi büyüyordu yalnızlığımız.
Yalnızlık çoğu zaman bunaldığımızda istediğimiz bir şeydi ya şimdi mecburiyetimiz oldu. “Yine mi eve komşu gelmiş!” “Niye her gün iftara misafir geliyor ki!” “Bayramda daha gidilecek çok yer kaldı mı?” Bunlar bu sene de soramayacağımız sorular. Oysa bir zamanlar sıkılarak sorduğumuz bu soruları şimdi hasretle ne kadar çok sormak istiyoruz değil mi?
Kaybettiklerimizin değerini bilmemizi istercesine, acı bir tecrübe ile öğretiyordu bunu zaman.
Zaman bize daha ne kadarını gösterir bilmiyorum. Zamanımızın kalıp kalmadığı dahi meçhulken…
yüreğinize sağlık yazınızı okudum zamanın bize bu asırda göstereceği güzel bişey yok diye tahmin ediyorum..evlerimizin içine bakmamız yeterli sanırım daha dışarı çıkmadım..
Teşekkür ederim. Zaman ne gösterir bilinmez ama maalesef gidişatımız o yönde.