Günler gelip geçmektedir,
Kuşlar gibi uçmaktadır…
Aziz Mahmud Hüdai
…
…
Ömür hızla geçiyor.
Günler, haftalar, aylar, yıllar…
Zaman geçtikçe dünyaya veda eden tanıdıklarımız…
Bir yanda dünya telaşlarımız…
Tamamlanması gereken işler…
Okunmayı bekleyen kitaplar…
Zaman zaman durup düşününce,
Geriye doğru baktıkça anlıyoruz yılların geçip gittiğini.
Geçen yıl zamanımız olmuyordu belki…
Ama şimdi öyle değil.
Büyük bir salgınla farkına vardık hayatın bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu.
Geçmişe doğru bir bakalım,
Uzaktan uzağa bir göz gezdirelim…
Ne zaman akşam oldu, ne vakit sabah oldu?
Farkında değildik.
Bir sürat teknesinde uçuyorduk adeta…
Nefes nefese bir maratona çıkmıştık sanki…
Vahşi rekabetler…
Tüketim çılgınlıkları…
Alışveriş çılgınlıkları…
Evlere sığmayan, evlerden taşan eşya kalabalıkları…
Hırslar, ihtiraslar, gösteriş budalalıkları…
İstisnasız herkesin televizyonlarda 7/24 izlediği o yarışma programı…
Ekranlarla kuşatılmış evler, işyerleri…
Havada sürekli uçuşan 18-20 kelime…
Faiz, döviz, borsa, arsa…
Otomobil, magazin, politik gevezelikler…
Politika saplantılı hakaretler…
Parti patırtı kavgaları…
Gürültücü egolar, şişkin egolar…
Ömürden daha uzun kariyer planlamaları…
150-200 yıllık kariyer planlamaları…
Başarının ilahlaştırılması…
İlahlaştırılan futbol, magazin…
Kredi kartları, bonus muhabbetleri…
Sonra yeni baştan:
Faiz, döviz, borsa, arsa…
Bu kısır döngü artık bitti.
Büyük bir salgınla farkına vardık hayatın bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu.
Ömür hızla geçiyor.
Günler, haftalar, aylar, yıllar…
Zaman geçtikçe dünyaya veda eden tanıdıklarımız…