Deprem ve sonrası

6 Şubat’taki deprem sonrasında Kahramanmaraş ve çevre illerde çok büyük bir yıkım meydana geldi. Depremin kış mevsiminde olması hakikaten çok zor bir durum.

“İyilik edin. Muhakkak Allah iyilik edenleri sever.”
Bakara Suresi 195. ayet mealinden

6 Şubat’taki deprem sonrasında Kahramanmaraş ve çevre illerde çok büyük bir yıkım meydana geldi. Depremin kış mevsiminde olması hakikaten çok zor bir durum. Ama devlet ve millet olarak derhal harekete geçtik. Pek çok devlet kurumu ve sivil toplum kuruluşları ile vatandaşlar, yardım için o bölgeye akın ettiler. Şu anda yollarda kilometrelerce araç kuyrukları var. Hepsi yardım için yoldalar. Azerbaycan başta olmak üzere pek çok ülke yardım malzemelerini ve ekiplerini gönderdiler. Yardım niyetiyle harekete geçen herkese teşekkür ediyoruz.

Depremden günler sonra hâlâ enkaz altından sağ olarak çıkarılan insanlar var. Ekipler çok büyük bir dikkatle, sismik akustik dinleme cihazlarıyla enkazı dinliyorlar. En küçük bir hayat belirtisi, bir sinyal duydukları anda enkaz altındaki o insana ulaşıyorlar. Yorulmadan, ısrarla, sebatla, soğuğa, karanlığa rağmen ilerliyorlar. Hepsinden Allah razı olsun.

Önceki yıllara kıyasla depreme teknik anlamda, organizasyon anlamında daha hazırlıklıyız. Ama depremin çok geniş bir coğrafyada olması şartları zorlaştırıyor.

Kahramanmaraş, Kilis, Hatay, Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adana, Osmaniye, Adıyaman, ve Malatya… Hepimiz bu şehirlerimizde yaşayan kardeşlerimiz için dua ediyoruz. Yardımlara destek olmak için yüzlerce, binlerce kişi bu şehirlere gittiler. Kurtarma ekipleri, madenciler, sağlık görevlileri, eczacılar… Hepsine teşekkür ediyoruz, Allah razı olsun hepsinden.

Bu depremle bir kere daha anladık ki…
Deprem bölgesindeki şehirlerimizi, o bölgenin insanlarını, kardeşlerimizi hakikaten çok seviyoruz. Bölgeden gelen haberler, hepimizi zaman zaman ağlatırken, zaman zaman sevindiriyor. Enkaz altından bir kişi sağ olarak kurtarıldığında sevinç gözyaşları döküyoruz. Benzer duyguları Elazığ, İzmir, Marmara depremlerinde de yaşamıştık.

O bölgeyi ve insanını iyi biliyorum. Üniversiteyi Adana’da okumuştum. Adana çevresindeki şehirlere gidip geliyordum. Hakikaten eşsiz coğrafi güzelliklere sahip bir bölge. Çukurova, Adana ve çevresindeki illerin insanları, oralardaki arkadaşlarım hakikaten çok vefalı, dost canlısı, yardımsever, cömert, çalışkan, merhamet dolu insanlar. Haklarını asla ödeyemeyeceğim iyi insanlar. İnsani özellikleri hakikaten çok çok yüksek insanlar. Birlikte okuduğum, namaz kıldığım, yemek yediğim, gezdiğim, dertleştiğim canım arkadaşlarım… Pek çoğuyla aradan yıllar geçmesine rağmen hâlâ görüşüyorum. Hepsi için sürekli dua ediyorum.

Depremde ölen kardeşlerimize Allah rahmet eylesin. Mekânları cennet olsun. Yaralılara Allah’tan acil şifalar diliyoruz. Geride kalanlara sabr-ı cemil diliyoruz.

Bundan sonrası için ne yapmak gerekir?
Bütün binaları depreme dayanıklı olarak yeniden yapmak veya güçlendirmek…
Binaları fay hatlarından uzak yerlere, zemin etüdünü yaparak, mühendislik tekniklerine uygun şekilde inşa etmek…
Deprem bölgesindeki kardeşlerimize maddi, manevi, psikolojik anlamda destek olmak, dua etmek…

Yine bundan sonrası için kendi kendimize soralım:
Karşılıksız iyilikler yapıyor muyuz? Unutmayalım, az sadaka çok belayı engeller.
Manevi anlamda özeleştiri yapıyor muyuz?
Fahr-i Kâinat, Eşref-i Mahlukat, İki Cihan Güneşi Peygamber Efendimiz’in (asm) ahlaki özellikleri bizde ne ölçüde var?
Nefis muhasebesi, otokontrol, özdenetim, otokritik, tövbe, istiğfar, murakabe, ömür muhasebesi, hayat muhasebesi, nefis terbiyesi, özeleştiri kelimelerini hatırlıyor muyuz? Ne kadar hatırlıyoruz? Ne kadar unutuyoruz?
Bu dünyada kalıcı değiliz. Bu dünyaya bir daha gelecek değiliz. Ölüm eninde sonunda gelecek. Arkamızda nasıl bir hatıra bırakacağız? Öteki âleme ne kadar hazırlıklıyız?

Necati Kağan Çetin

Necati Kağan Çetin

1 Yorum “Deprem ve sonrası”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir